pen36 header icon36

Monday, 28. March 2005

Eşekler de Sever

Size bir hikayem var dostlar,
Yani dinleyenin içi sızlar.

Vardı bizim köyde bir eşek
Her gün yatardı yorgan döşek

Hastalıktan yatmazdı zavallı
Bizimki sırılsıklam sevdalı

Merada taze otları yerken
İlişiverdi O gözüne birden

Sonra öğrendi horozdan gerçeği
O komşuların aldığı yeni eşekti

Leydimiz ahım şahım değildi, ama
Gönül bu aka da konuyor boka da

Her yerde onu düşünüyordu
Hele kulakları aklından hiç gitmiyordu

Sevdanın iyisi kötüsü yoktur
Ama karşılıksız olanı çok boktur

Sonunda karar verdi ilan-ı aşk etmeye
Yoksa sevdadan gidecekti tahtalıköye

Bizimki uyandı heyecandan erken zaman
Güzelce paketledi hediye için biraz saman

Hayaller kurarak düştü yola
Şimdiden olmuştu nur topu gibi bir sıpa

İşte ahırın önünde bağlıydı sevdiği
Ne güzel de yakışmıştı üstündeki semeri

Sevgiyle heyecanla yaklaştı yanına
Başladı anırarak sevgisini sıralamaya

“Hayatım boyunca sizi bekledim hep
siz hayatta gördüğüm en güzel merkep

Eğer kabul ederseniz sevgimi
Olacağım dünyanın en mutlu erkeği”

Leydimiz burnunu dikti havaya
Dedi “layık mıyım senin gibi salağa

Sen dünyada gördüğüm en uyuz merkep
Daha sinirlenmeden çabuk burayı terket”

Bizimkinin kulakları aşağıya düştü
Hayalleriyle vücudu o anda söndü

Leydimiz sırtında yükle pazara yollandı
Bizimki kasapta sucuk olarak sallandı.

Duygusuz insanların kapılmayın hayaline
Sonunda dönersiniz bizim eşeğin haline.

zonguldaklı, taşkömürü kurumunda işçi, hayatı kırıntısına kadar
yaşamak isteyen biri...

Atilla Kaya

Neden geçmişimizi geleceğimizden daha çok seviyoruz?

Geçmişimize sövülmesine, geleceğimize sövülmesinden daha çok kızdığımız için mi?
***
Geçmişte geleceğimizi, şimdikinden daha parlak gördüğümüz için mi?
***
Geçmişte babamızın çevresi daha forsluyken, şimdi kendimiz aynı forslu çevreyi bulamadığımız; örneğin hemşeri sayılacak bir komiser muavini dahi tanımadığımız için mi?
***
Geçmişte olanaklarımız daha genişti de, şimdi daraldığı için mi?
a- Yediğimiz miras bittiği için...
b- Yaptığımız iş, örneğin semercilik eskisi kadar para getirmediği için...
c- Bankerlere yatırdığımız paranın önemli bir bölümü battığı için...
d- Yeni bir ev alıp borçlandığımız ve yüksek faiz ödediğimiz için...
e- Kazancımız hiç değişmediği halde fiyatlar yükseldiği için...
f- Geçmişte durumumuzun daha iyi olduğunu söylemeye ağzımız alıştığı ve eskiden de her zaman geçmişi yeğler göründüğümüz için...
***
Geçmişte devlet desteği ve devlet hoşgörüsüyle iş yürüttüğümüz ve şimdilerde bu kolaylıkları sağlamak girişimlerinde daha zorlandığımız için mi?
***
Geçmişte sevgilimizle çok iyi anlaşırken; bir hiç yüzünden aramız açıldığı ve yerine de kimseyi koyamadığımız için mi?
***
Geçmişte kilomuz daha az olduğu ve göbeğimiz yarım Diyarbakır karpuzu gibi öne doğru çıkmadığı için mi?
***
Geçmişte karaciğerimiz şimdiki kadar yorgun olmadığından; o zamanki neşemizi artık bulamadığımız ve gitgide artan karamsarlığımıza entelektüel bir neden bulmak gerektiği için mi?
***
Geçmişte siyaset üstüne kurduğumuz umutlar bittiği için mi?
***
Geçmişte göremediğimiz yanılgıları şimdi gördüğümüz ve artık hiçbirini de düzeltme olanağımız kalmadığı için mi?
***
Geçmişte ileriye dönük kurduğumuz projeleri, artık gerçekleştirme olanağı bulunmadığı ve düşlerle vakit geçirme avuntumuz sona erdiği için mi?
***
Geçmiştekinden daha kötü durumda değilse de; bize yine hiçbir yararı dokunmayacağını bildiğimiz iktidara kızdığımız için mi?
***
Geçmişte olmayan dertler, örneğin çocuklarla ilgili harcamalar karşımıza dikildiği için mi?
***
Geçmişte atıp savururken, şimdi emekli olduğumuz ve artık atıp savurmamıza kimse kulak asmadığı için mi?
***
Geçmişte sorumsuz bir gençken, şimdi sorumlu bir aile babası olduğumuz için mi?
***
Geçmişte hiç tatile çıkmazken, şimdi daha çok tatile çıktığımız halde; onca harcamalara karşın, bir türlü dinlenip eğlenemediğimiz için mi?
***
Geçmişte kendi kuşak yarışımız henüz bitmemişken; şimdi herkes ipi az-çok göğüslediği ve önlerde yer alamadığımız kuşkusu yüreğimizi kemirdiği için mi?
***
Geçmişe karşı geleceği, Picasso gibi ileride daha çok anlaşılacaklarına inananlar beğendiği; bizim ise böyle bir tutkumuz olmadığı için mi?
Not: 20 yıl önce yazılmış bir yazı... "Güneş"ten...

Çetin Altan

Sunday, 27. March 2005

sevi$genler-15

sevisgenler

Saturday, 26. March 2005

Cırak

GEÇEN gün televizyonda "Çırak" programını izlerken aklımıza Haldun Taner geldi.
Nereden nereye, diyeceksiniz.
"Çırak" programında, gençlerin iş yetenekleri araştırılıyor, o gün kestane sattılar, bu hafta lokantada çalışacaklarmış...
Yani, iş yetenekleri değerlendiriliyor, buna göre işe alınacaklar.
* * *
OYSA Haldun Taner'in "Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım" oyununda işe alınmanın, göze girmenin başka yöntemleri vardır.
"Vicdani" ile "Efruz" toplumun simgesidir.
"Vicdani", kendisini patrona tanıtır:
"Kumarım, işretim, safahatım yoktur. Pazarları bile çalışırım, hiç değilse evdeki bozuk muslukları, masaları, saatleri tamir ederim. İlan buyurduğunuz işe layık mıyım, bilemiyorum. Daha ehil kimse varsa, ekmeğini almak asla aklımdan geçmez, Ama beni almak inayet ve teveccühü gösterecek olursanız, o zaman fedakârane, cansiperane çalışırım. Allah'a şükür kanaatkâr bir insanım. Bir lokma, bir hırka, ne verseniz kabulüm. (...) Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım."
Patron "Vicdani"yi 350 lira aylıkla işe alır.

* * *
ARKADAN aynı işe talip "Efruz" içeri girer:
"İçki içerim, kumar severim, üzerinize afiyet kadınlara da çok düşkünümdür. İçki, insanın ayağını yerden keser; kumar, insanı paraya cimrice bağlanmaktan kurtarır, kadın da malumu âliniz, hayatın tuzu biberi, salçasıdır. Masrafım çok olduğu için maaşım dolgunca olmalı. Vermezseniz çalarım. Göz açtırmazsanız kaçarım. Kazancınızdan yüzde on prim isterim."
Patron bonservis isteyince de Efruz masanın üzerine garsoniyerinin anahtarını ve kız arkadaşının mayolu resimlerini koyar.
"Vicdani"ye ayda 350 lira veren patron, "Efruz"u 1800 liraya zor razı eder.

* * *
NEREDEEEE, eski patronlar nerede?..
"Vicdani'ler" ile "Efruz'lar" artık yok mu?
Hiç olmaz mı?
Ama şimdi hiç olmazsa, kestane satmakla başlayan sınav, garsonlukla sürüyor. Bakalım ne işlerin altından kalkacaklar?
Göreceğiz!

h.pulur@milliyet.com.tr

Friday, 25. March 2005

kuralsızlığın hikayeleri'nden

keşkelerin toplamı özlemdir. neyselerin toplamı boşvermişlik. boşverlerin toplamı bıkkınlıktır. savunusuz bir başkaldırıya tecavüz..
hiçbir keşkenin çözüme katkısı olmazmış. pedalı kırılmış bisikletin davası olmazmış...
ne zaman özlem duysam keşkelerime ayrılırım.
dedim ya, pedalı kırılmış bis.................

(melih pekdemir )

bunu farkettikleri zaman

"Kitaplardan türlü çeşitli devrim alıntıları yaparsın. Bu alıntıları karşı karşıya getirir, yıllarca ve yıllarca tartışırsın.

Sonra bir alıntıda karar kılarsın. Ve sonra döner, kitaplara yine bakarsın.

Ama yaptığın alıntı yoktur.
Kimse söylememiştir.
Sen uydurmuşsundur.

İşte devrimcilik budur."


ancak kısacık ve küçücük mutlulukları olabilir sıradan ve sahici insanların, bunu farketmezler bile ve bunu yalnızca şairler farkedebilir belki.

kısacık ve küçücük mutlulukları, sıradan ve sahici insanların, ancak şiire dökülebilir, şiir olabilir, başka türlü anlatılamaz. kısacık ve küçücük mutlulukları, sıradan ve sahici insanların, ömre bedel olur.

bu bedeli hiçbir sıradışı varsıl ödeyemez; parası pulu yetmez. upuzun ve kocaman ve umutsuz mutlulukları yetmez, zira herşeyleri olan varsılların, umuda ihtiyaçları yoktur. öyleyse herşeyleri vardır varsılların yalnızca umutları yoktur.

oysa hiç bir şeyleri yoktur sıradan ve sahici insanların, ancak kısacık ve küçücük mutlulukları olabilir ve upuzun ve kocaman umutları.

bunu ancak feylezoflar bilir. sakallı marx buna devrim demiştir.

sıradan ve sahici milyonlarca insan, bunu farkettikleri zaman, umutları devinir, devrim olur...


Melih Pekdemir

Descartes

kuracağımız sosyal toplumda insanların tutkuları dizginlenecek. çünkü, "hepsi de doğaları gereği iyidir, bize düşen, sadece onları kötüye kullanmaktan ve aşırıya kaçmaktan kurtarmaktır."(1) ve bu tutkular, ancak karşılıklı dengelemelerle ve insan organizmasının uyumlu gelişimiyle önlenebilir.(PaulLafargue)
dr. beddoe söyle diyor: "bir ırk, ancak bedensel gelişmesinin doruğuna vardıkta, enerji ve ahlak gücünün en yüksek noktasına ulaşır." Büyük doğa bilimci Charles Darwin de böyle düşünüyordu.

(1) Descartes, les passions de l'ame (Ruhun Tutkuları)

Ara

 

Vesaire

Ç ç Ğ ğ İ ı Ö ö Ş ş Ü ü

»» Türk Harfleri Çevirmeni

»» Bize Ulaşın
»» RSS:Başlıklar

Arşiv

September 2025
Sun
Mon
Tue
Wed
Thu
Fri
Sat
 
 1 
 2 
 3 
 4 
 5 
 6 
 7 
 8 
 9 
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
 
 
 
 
 
 
 

Sıcağı sıcağına

https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
zehni - 9. Mar, 17:18
von Blogger zu Blogger
Würdest Du mir ein Interview geben? Ich schreibe unter...
ChristopherAG - 5. May, 01:06
Su akıyor ve ben gidiyorum...
Sonra fark ettim ki Su akıyor rüzgar esiyor Yağmur...
zehni - 15. Apr, 13:42
Sana..
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş...
zehni - 15. Apr, 13:32
Görenlere Aşk ola
Asik olan ummana düser vay vay vay Hayvan gelir insan...
zehni - 25. Dec, 16:15
İnek nasıl kaşınır?..
İNEĞİN köydeki Atatürk büstüne sürünmesi ve büstü devirip...
zehni - 26. May, 20:22
Takvimlerden haberin...
GECELER DÜŞMAN Söz - Beste : Adnan Ergil Takvimlerden...
zehni - 26. May, 20:19
DİNİ YİRMİ KURUŞA SATMAYANLAR
Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep...
zehni - 10. Apr, 12:48
UPANİŞADLAR
İnsanlığın en eski felsefe eserleri. 4000 yıl önce,...
zehni - 17. Mar, 18:20
YEM BORUSU
Görmüyoruz sanmayın içyüzünü işlerin, O doğru duruşların...
zehni - 14. Mar, 13:02

Users Status

You are not logged in.

Durum

Online for 7642 days
Last update: 15. Jul, 02:00

turkey




Get Firefox!
Get Thunderbird!

CiDDi CiDDi
FUCKUELTE HAYVANI
gayriciddi
KOESHEM
OKUMUSH CHOCUK
SHARKI ve SHIIR
ya$ayarak
Profil
Logout
Subscribe Weblog
development